27 Kasım 2010 Cumartesi

büyümek

Artık ağlanacak yaşı geride bıraktığımı farkediyorum. Aynaya gittiğimde hayatın alnıma attığı çentiklerin sayısının artığını görebiliyorum. Büyüyorum, büyüdükçe umudum tükeniyor. Beklentiler sıfır noktasına yaklaşırken gayelerim azalıyor. Konfiçyüs "insan gayesi kadardır" demişti zamanında. İnsalığım azalıyor.

5 yaşındaki yeğenime "sevmekten, umuttan ve iyilikten vazgeçme" dedim, "olur amca" dedi.

12 yaşındaki kuzenime "sevmekten, umuttan ve iyilikten vazgeçme" dedim, "nasıl abi?" dedi.

25 yaşımdaki sınıf arkadaşıma "sev kardeşim, herşeye rağmen sev" dedim. "boşver kanka, hoca sınavda ne sorar onu söyle" dedi.

50 yaşındaki anneme "anne sevmek şu dünyadaki en güzel şey" dedim, "boşver olum, sigortalı bir iş bul çalış, gerisini düşünme" dedi.

Büyüdükçe küçüldüğümü, gayesizleştiğimi anladım. Eğer dünya 5 yaşındaki çocukların yönetiminde olsa ne savaş kalırdı, ne sömürü, ne de zulm. Sonsuz umutların olduğu, en pahalı şeyin bir Tadelle olduğu ama sevincin hiç bitmediği bir dünyaydı çocukluğumuz. Keşke hep öyle kalabilseydim. Keşke ben büyürken zeka yaşım yerinde saysaydı. Keşke inanabilseydim artık astronot olabileceğime.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder